Salı günleri kurulan tarihi oya pazarı, el emeği göz nuru ürünleriyle geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Her salı günü tezgah açan kadınlar, tığ oyası, dantel, kanaviçe ve yemeni gibi geleneksel el işlerini satarak hem aile bütçelerine katkı sağlıyor hem de yılların emeğini yaşatıyor. Bir zamanlar her genç kızın çeyiz sandığında mutlaka yer alan oya ve danteller, bu sokakta yeniden hayat buluyor. Pazarda en çok ilgi gören ürünler arasında el işleme yazmalar, çeyizlik örtüler ve renk renk boncuklu oyalar yer alıyor. Her ilmeğin geçmişten bugüne uzanan bir hikayeyi anlattığı sokağı ziyaret edenlerin büyük bir kısmı ise kızları veya torunları için çeyiz hazırlayan kadınlardan oluşuyor.

Son yıllarda eski motiflerin yeniden moda olmasıyla birlikte pazara olan ilgi artarken, tezgah açan kadınlar da bu durumdan memnun. Ancak yıllar geçtikçe oya tezgahlarının azaldığını söyleyen emekçi kadınlar, pazarın eski canlı günlerine dönmesini istiyor. Kadınlar, yetkililerden ata mirası el sanatının yaşatılması için destek beklediklerini vurgulayarak pazarın yalnızca bir alışveriş noktası değil, aynı zamanda geçmişle bugünü buluşturan bir kültür mirası olduğunu söyledi.

Son yıllarda eski motiflerin yeniden moda olmasıyla birlikte pazara olan ilgi artsa da, tezgah sayısının giderek azaldığını söyleyen kadınlar pazarın eski canlı günlerine dönmesini istiyor.

"Her ilmek sabır ister"

Başkan Çondur: "Türkiye, dünya zeytinyağı üretiminde 2. sırada"
Başkan Çondur: "Türkiye, dünya zeytinyağı üretiminde 2. sırada"
İçeriği Görüntüle

63 yaşındaki Nurten Çırak, yıllardır el emeği ürünlerini satarak geçimini sağladığını anlatarak şunları söyledi:

"Yengem öğretmenlikten emekli olunca birlikte bu işe başladık. 15 senedir bu işi yapıyoruz. Bu sokak önceleri komple dolu oluyordu ama şimdilerde az kişi kaldık. Zaman geçtikçe bu işi yapanlar yaşlandı ve azaldı. Şimdilerde 5-6 kişi bu işi devam ettirelim diye uğraşıyoruz. Her hafta buraya geliyorum, Allah bereket versin ekmek paramızı kazanıyoruz. Buraya genç kızlardan ziyade anneleri geliyor, kızlarının çeyizlerini tamamlıyorlar. Bir de buraya ellerindeki el emeklerini satmak için gelenler de oluyor. Krep oyasını bir haftada takıyorum sonra buraya alıp gelip satışını yapıyorum. Zaten müşterilerimiz de hazır oluyor gerek toptan gerekse de tek tek satışını yapıyoruz. Tığ işi kolay ama iğne oyası çok zor. Sabır ve zaman istiyor, emeği çok. İğne oyasına baka baka el emeğini işlerken gözler de ister istemez bozuluyor ve gözlük kullanmaya başlıyoruz" dedi.

"Ürünlerin her biri tarih"

35 yıldır oya işiyle uğraşan Neşe Günay (64) sattıkları ürünlerin birer hatıra olduğunu vurgulayarak, "35 yıldır bu işi yapıyorum ve yıllardır bu sergiyi açıyorum. Toptan veya perakende satışımız mevcut. Büyüklerimizden öğrendiğimiz örnekleri kendimiz çıkartarak vatandaşlarımızın beğenisine sunuyoruz. Çok şükür rağbetimiz var ama maalesef yerimiz yok. Daha önceki yerimiz daha güzeldi, gelenlerin içi açılıyordu ve rahat alışveriş imkanı vardı. Buradaki tüm ürünler tarih kokuyor. Mesela bazı ürünler hesap kitap işi, yaklaşık 80 yıllık ürünler bile var. Bu ürünlerin hepsi birer anı, hatıra. Bu tarihi yaşatmaya çalışıyoruz. İnşallah burası daha da büyür ve güzelleşir. Şimdilerde krep günleri yapıyorlar. Gençler de rağbet gösteriyorlar ürünlere. Bir de belediyelerin el işi kurslarına giden vatandaşlar da oluyor. Onlar da buradan ürünler alıp değerlendiriyorlar ve güzel ürünler çıkartıyorlar. Bazıları da geçmişini hatırlamak için bu ürünleri alıyorlar ki çünkü gerisi yok" ifadelerine yer verdi" diye konuştu.

"Çalışmak kadını ayakta tutar"

Bu pazarın kadınlara ekonomik özgürlük kazandırdığını ifade eden 40 yıldır el işiyle uğraşan Seval Kavas (85) ise, "Yaşım ilerlese de bırakamıyorum. Geçtiğimiz gün İzmir’e gidip satış için alışveriş yapıp geldim. Çok şükür hastalığım da yok. Burada olmak, arkadaşlarımla vakit geçirmek beni mutlu ediyor. Ne Kıbrıs’ı kaldı, ne de Suriye’si. Her yerden mal getirip sattım. Çalışmak ayakta tutuyor. Arkadaşlarımız da hiç olmazsa beylerine muhtaç olmuyorlar. Onlar daha özgür daha rahat oluyorlar. Mesela ben beyimden hiç para istemiyorum. Balıkesir’e gidiyorum, Gönen’e gidiyorum. Orada mağazalar var ve çeyiz pazarı da çok düzenli. Burada da neden olmasın? Buraya da o tür bir düzenleme yapılsın isteriz. Burada insanlar sıkışık yerlerde tezgahlarını açıyorlar. Arkadaşlarımız sağdan soldan kasa toplayıp tezgahlarının altına koyup o şekilde işlerini yürütmeye çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.

"Bu pazar bir kültür buluşması"

30 yıldır el işi yapan Raziye Korucu (52) da hem alıcı hem satıcı olarak pazarda bulunduğunu belirterek, "Her hafta buraya geliyorum. Hem kızlarıma çeyizlik bir şeyler bakıyorum hem de kendim el emeğim ile yaptığım ürünleri burada satıyorum. El emeği göz nuru ürünler var bu sokakta. Tabii eski el işlerini sevenler burada çokça zaman geçiriyorlar ve satılan ürünlerden alıyorlar. Ben de bu işi 30 yıldır yapıyorum. Burada hem alım-satım yapıyoruz hem de eşimizi dostumuzu görüyoruz. Tüm Aydınlıları pazarımıza bekliyoruz" dedi.

Kaynak: İHA